Sociology in Retrospect
Behice BORAN
Sociology in Retrospect – Geriye Dönüp Baktığımızda Sosyoloji
American Journal of Sociology (AJS), Ocak 1947
Raşit Kaya tarafından yapılan Türkçe çevirisi Bilim ve Sanat Dergisi, Sayı 84, 1987
Behice Boran’ın sosyal bilimci yönüne ışık tutan ürünlerinden birisi de American Journal of Sociology (AJS) dergisinin 1947 yılı Ocak sayısında yayınlanan makalesidir. Boran’ın ”akademik yaşamı” göreli olarak kısa sürmüştür. Ancak, bu uğraşında da kalıcı eserler bırakmıştır. Yayınladığımız makale bu izlerin Türkiye’de akademik çevrelerde bile bugün pek az kişi tarafından bilinen yeni bir tanığıdır. AJS, dünyanın en eski ve etkili sosyoloji dergileri arasında başta sayılır. “Akademik sosyoloji” alanında geçmişte olduğu gibi bugün de en ön sıralarda anılan bir yeri vardır. Türkiye’de yaşamakta iken bu dergide makale yayınlatma başarısına ulaşmış başka bir akademisyen olduğunu sanmıyoruz. En azından. Boran’ın makalesinin Türkiye ile ilgili sınırlı ve özel bir konuda olmayıp, bilim dalının temel kuramsal boyutlarını tartışması açısından Türk sosyologları arasında tek olduğunu sanıyoruz. Boran ‘m makalesinde karşı çıktığı görüşlerin sözcülüğünü yapan bir akademik yayın organında yer bulabilmesi bu alandaki yetkinliğinin göstergesi olarak kabul edilmelidir. Makalenin yayınlandığı ülke olan ABD’de de çok yankı yaptığı bilinmektedir. Nitekim aynı derginin 1947 yılı Eylül sayısında Boran’ın yazısını konu alan başka bir makale yayınlanmıştır.
(Çeviren Raşit Kaya)
Sosyolojinin bir “pozitif bilim” olarak ortaya çıkışından bu yana bir yüzyıl geçti. Bu yazıda amacım, sosyoloji tarihinin daha sonraki gelişmelerini kısaca gözden geçirmek ve bu gelişmenin pozitivist çizgilerde yönlenmesi çabalarının bana göre toplumsal önemini göstermektir.
AUGUSTE COMTE
Comte’un görüşlerinin ne anlama geldiğinin yorumlanmasında iki temel etkene önem verilmelidir: Birincisi, Comte, bir devrim ve Napolyon’un serüvenlerinden sonra tükenmiş bir ülke ile egemen sınıflarının devrimci değişmelerin dehşeti içinde oldukları bir kıtada, tutucu bir tepki döneminde yaşamış ve yazmıştır. İkincisi, o dönemde, Saint-Simonculuk, Fouriercilik, Owencilik gibi toplumsal hareketler de şaha kalkmış, var olan sisteme eleştiriler yöneltiyor, onu değiştirmekle tehdit ediyordu. Bunlara, kişisel bir olgu olarak Comte’un kendisinin de kralcı, katolik bir aileden geldiği eklenebilir. Belleğimizdeki bu olgularla, Comte’un var olan kötülükleri ortadan kaldıracak biçimde toplumu yeniden düzenleyecek temelleri bir toplum biliminin sağlayacağı görüşünü anımsayabiliriz; (ona göre) sosyoloji toplumsal sorunlara akılcı, bilimsel çözümleri sağlayacaktı.